29 Aralık 2008 Pazartesi

KÖYÜMÜZÜN GÜZEL GELENEKLERİ - GELİNALI

GELİNALI
Şimdi size Türk erkeğinin neden ikinci defa evlenmeye cesaret edemediğini, ve bir gram huzuru olmasa da evinde kuzu kuzu oturmak zorunda olduğunu bir örnekle anlatmaya çalışacağım. Gelinalı muhtemelen gelin alıcının kısaltması olsa gerek. Düğünün ertesi günü masraflardan bunalmış olan damat tarafı kızı artık bir şekilde almak için davul ve zurna kız tarafının kapısına dayanır. Akşam düğünde çıkan olaylardan dolayı kızın gönlünü alabilmek için bir arabayı süsleyip Gelin Arabası haline getirmişlerdir.
Gelin Arabası damat tarafı varlıklıysa kendi arabaları, yoksa akrabalardan birinin arabası şeklinde olur. Arabası en güzel olan ve gönülsüz de olsa vermeye razı olan akraba önceden uzak da olsa birden yakınlaşıverir. Kızı ailesinden koparmak damat tarafı için sanıldığı kadar kolay olmaz. Türk filmlerini aratmayacak ağlamaklı sahnelerden sonra davul zurna ile gelin duvağı örtülü vaziyette binbir güçlükle evden çıkarılarak arabanın arka koltuğuna bindirilir. Gelin biraz zayıf olsa iyi olur, çünkü arabanın arkasındaki iki kişilik yere yenge, hala, elti benzeri hafif tombik iki kişinin ortasına otutulur ki kaçmaya kalkmasın. Bir gece öncesinde düğün esnasında stres altındaki damadın ve kaynananın gerçek yüzünü gören gelin hele bir de karşı tarafın taktığı altınları beğenmediyse zaptedilmesi zor olabilir. O yüzden yengeler özgeçmişinde tarlada çalışma tecrübesi olan balıketi olanlardan seçilir. Gelini arabaya bindiren damadın "Oh be, kurtulduk sonunda. Şimdi, hemen eve gideriz" diye düşünmesi boşunadır. Henüz köy delikanlılarının ne kadar sabırlı, içkici ve bayrak sevgisi ile dolu olduğunu keşfetmemiştir. Damat arabanın önünde Türk Bayrağı altında toplanmış gençleri vatan sevgisine yorumlayadursun, olayın bundan sonraki kısmının kendisi için ömür törpüsü olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başlar. Konvoy hareket eder, ancak delikanlılar tarlada çalışmaktan çok yoruldukları için her 5 metrede bir dinlenmeye ve susuzluklarını rakı gibi şişede durduğu gibi durmayan muhtelif sıvılarla ile gidermeye çalışırlar. Köyün çıkışına kadar olan 500 metrelik yol, hele ki bir de araba klimalı değilse, arabadakiler için işkenceye dönüşür. Delikanlılardan bazıları öğlen sıcağının da etkisiyle, anasına istetip de alamadığı kızın hasretinden dolayı elindeki bardağı yere çalar. Damadın sabır gösterip olaya müdahale etmemesi gerekir, aksi takdirde sonraki 5 yıl boyunca bayramlarda köye girişi, Türkiye'nin AB'ye girişinden zor olabilir. Rakılar ve sabırlar tükenip, saat 11'e doğru köyün çıkışına gelindiğinde İstiklal Marşı okunarak arabanın önü açılır. Damat otobana girmiş gibi gaza bastırır ama nafile. Bu defa da köyün açıkgöz çocukları yolu kapatıp, mendil veya para için beklerler. Damat tarafı daha önce köyden kız aldıysa akıllanmış ve paraları zarfın içine koyup, hazır etmiştir. Çocuklar zarfları açıp da, paranın azlığı nedeniyle hayal kırıklığı içinde damadın soy kütüğünü istemeden araştırırken, damat ilk virajı dönmüştür bile. Ancak çile bitmez. Bu defa damadın yakınları musallat olur. Konvoydaki arabalardan biri gelin arabasının yolunu kesip, gelinin ayakkabısının birini ister. Alır almaz, tam gaz damadın evinin yolunu tutarak trafik kaza istatistiklerindeki yerini almaya gider. Eğer olur da sağ salim, damadın evine varırsa, evin önünde beklemekte olan kayınpedere ayakkabıyı bahşiş karşılığı verir. Gelin arabası konvoy halinde korna çala çala köye girer. Oğlan evinin kapısının önünde araba durur. Ancak, gelinin kafası karışıktır. Arabadan inebilmesi için maddi tavizler koparma fırsatı doğmuştur. Eğim seviyesi düştükçe pazarlık süresi uzar, sonunda eve ayak basma karşılığı olarak 1-2 dönüm tarla ve 2-3 buzağı el değiştirir. Kayınpeder gelinin elinden tutarak kızı eve buyur eder. Toplanmış olan ahalinin "Allah mesut etsin" dilekleri ile grup dağılır. Ancak, damadın kafasındaki bulutlar kolay kolay dağılmaz. Düğün ve Gelinalı esnasında ortaya çıkan beklenmedik masraflar kulağına küpe olur, bir daha Padişah kızı dahi verseler evlenmem diyerek ahdeder. Türk erkeği boşanmaktan çok, yeniden evlenmekten korktuğu için Türk ailesi sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Sağlıcakla kalın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder